Kiev Ukrayna gezilecek yerler

Ukrayna’nın başkenti olan Kiev; vize almadan, pasaporta ihtiyaç duymadan gidebileceğiniz şehirlerden biridir. Avrupa’nın en eski şehirlerinden biri olma özelliğine de sahip olan Kiev; Ukraynalılar tarafından Kyiv olarak adlandırılmaktadır. Dnipro nehri yanında yer alan şehrin yapıları arasında 5. yy’dan kalma yapıların yanı sıra geleneksel mimariye sahip yapılar da yer alıyor. Ukrayna’nın en büyük şehri olan Kiev; gezilecek turistik yerlerinin yanında meşhur altın kubbeli kiliseleri, müzeleri, sanat galerileri, plajları, kumsalları ve gece hayatı ile turistleri büyüleyen bir şehir olma özelliğine de sahiptir. Geniş parklara ve caddelere sahip olan Kiev’de gezilmesi ve görülmesi gereken yerleri şu şekilde sıralayabiliriz.

Kreşatik Caddesi

Kiev halkının Bağımsızlık Meydanı olarak adlandırdıkları  Maidan Nezaleshnosti meydanı Kreşatik Caddesinde yer alıyor. Taksim Meydanı olarak düşünebileceğiniz Bağımsızlık Meydanı ülkenin geleceğine etki eden bir çok protestoya da ev sahipliği yapmış bir meydan. Bağımsızlık Meydan’ının yer aldığı Kreşatik caddesi 1.5 km uzunluğunda olan cadde boyunca kafelerin ve restoranların ye aldığı bir caddedir. Caddenin sonunda büyükçe bir havuz yer alıyor ve havuz etrafında oturup canlı müzik eşliğinde anın tadını çıkarabiliyorsunuz.

Aziz Sofya Katedrali

Unesco Dünya Mirasları Listesinde yer alan Aziz Sofya Katedrali 1000 yıllık bir tarihe sahiptir. Geçmişte Ortodokslar ve Katoliklerin ibadethane olarak kullandıkları bu katedral günümüzde müze olarak hizmet vermektedir. Altın kubbeli kilise olarak bilinen bu katedral günümüzde din adamlarının unvan törenlerinde, elçi karşılama, siyasi liderlerin onuruna yemekler verilen bir mekan olarak da kullanılmaktadır.

Andrevski Yokuşu

 Andrevski Yokuşu olarak adlandırılan bu yokuş geçmişte halk ile elit tabakanın yaşadığı yerleri birbirinden ayıran bir yokuştur. Arnavut kaldırımlarına sahip olan bu yokuş 1300’lü yıllarda inşa edilmiş, 1711 yılında genişletilerek at arabalarının geçebileceği genişliğe ulaşmıştır. Yokuşun üst bölümünde yer alan ve elit kesimin yaşadığı yer olarak bilinen Podil semtinde St. Andrevs Kilisesi de yer alıyor.

Mağaralar Manastırı

 1051 yılında inşa edilmiş olan orijinal adı  Pechersk Lavra, Türkçe ismi Mağaralar Manastırı Ortodokslar için çok önemli dini yapılardan biri. Klasik dini yapılardan ve mimarilerden farklı olarak kompleks bir yapılar bütünü olan Mağaralar Manastırı 18 adet farklı kiliseden meydana geliyor.  Kompleks içinde sadece dini yapılar ve kiliseler yer almıyor. Manastır içinde Mikro Minyatür Müzesi, freskli salon gibi farklı yüzyıllarda yapılmış olan yapılarda yer almaktadır. Mağaralar Manastırına girebilmek için turistik, öğrenci, tam biletler dışında manastırın tamamını gezebilmek için tüm bilet türlerinden birini almanız gerekiyor.

Büyük Vatanseverlik Savaşı Müzesi

 2. Dünya Savaşı Müzesi olarak da bilinen Büyük Vatanseverlik Savaşı Müzesi Kiev gezisinde mutlaka gezmeniz gereken yerler arasında yer alıyor. 1974 yılında açılan müze, devasa açık hava müzesi konseptine sahip. Müze içerisinde savaş dönemlerinde kullanılan savaş araç ve gereçleri, iç savaş sırasında tarafların kullandıkları silahlar, propaganda araç ve gereçleri, Ukrayna tarihinde yer alan askerlerin, devlet adamlarının kıyafetleri, günlük olarak kullandıkları eşyalar yer alıyor. Müze içerisinde yer alan kapalı müzede ise  etkileyici bir fotoğraf sergisi ile karşılaşıyorsunuz. Resmi belgelerin, madalyaların, yazışmaların, istihbarat mektuplarının yer aldığı kapalı müze  mutlaka gezilmesi gereken bir yer. Açık hava müzesinin ortasında yer alan 102 metre yüksekliğindeki Anavatan Heykeli Sovyetler Birliğinin Hitler zaferi sonrasında diktirdiği bir anıt.

Altın Kapı ( Golden Gate )

11 yüzyılda Kiev prensliği tarafından yaptırılmış olan bu kapı zaman içinde yıkılmış olsa da 1982 yılında özgünlüğü korunarak aslına uygun bir şekilde restore edilmiş. Altın kapıdan geçerek Kiev Prensliğinin yaşamış olduğu şehrin kalıntılarını görebiliyorsunuz. Kiev gezisi sırasında mutlaka gezmeniz gereken yerler arasında yer alan Altın Kapı gezi güzergahınızda bulunan bir yer olduğu için ulaşım konusunda zorlanmıyorsunuz.

St. Michael Altın Kubbeli Katedral

 1113 yılında yapımı tamamlanmış olan Altın kubbeli katedral sahip olduğu mozaikler, freskler, tavan kalemleri ile göz kamaştırıyor. Baş melek Mikail’e adanmış bir anıta da ev sahipliği yapan Kiev barok tarzı mimariye sahip bir dini yapı olarak Kiev’de yer alan diğer dini yapılardan ayrılıyor. Kreşatik caddesinin sonunda yer alan bir dini yapı olması nedeniyle gezi güzergahına mutlaka eklemeniz gereken bir yer olan Altın Kubbeli Katedral’i gezdikten sonra Andrevski yokuşuna ulaşabiliyorsunuz.

Mariinsky Parkı ve Sarayı

1874 yılında inşa edilen park Rus İmparatoriçesinin yaptırmış olduğu ve  yönetim binası olarak kullandığı sarayın parkının aslına uygun olarak inşa edilmiş. Geniş ve büyük bir park olmasından dolayı bu alanı gezerken ginger kiralayabilir ve yorulmadan gezinizi tamamlayabilirsiniz.

Pirogovo Açık Hava Müzesi; Kiev 

şehir merkezinin dışında bir yerleri gezmek istiyorsanız köy yaşantısını tüm detayları ile görebileceğiniz Pirogovo Açık Hava Müzesi’ni gezebilirsiniz. 300 adet ahşap köy evinin yer aldığı ve 70000 parça eser ulunan açık hava müzesi yel değirmenleri ve çiftlikleri ile göz kamaştırıcı bir güzelliğe sahip.

Kiev kalınacak yerler

Kiev gezisi planlıyorsanız kalacak yer olarak Kiev merkezde yer alan otelleri, pansiyonları, kalacağınız süre boyunca kiralık evlerden birini tercih edebilirsiniz. Gezi güzergahında yer alan oteller hem gezerken yorulduğunuzda size dinlenme imkanı veriyor hem de ekonomik olarak sizi yormuyor. Eğer Kiev’i gezmeye gidecekseniz 3 * 4 yıldızlı otellerden birini tercih ederek gezi bütçenizi daha ekonomik olarak kullanabilirsiniz.

 

Karadeniz`de gezilecek en iyi yerler nereleridir

Doğu Karadeniz de gezilecek en iyi yerler

Doğu Karadeniz’de Gezilecek Yerler

Yaz tatilininde gelmesi ile beraber tatil planları yapılmaya başlandı. Bazı kişiler kişisel tatil planları yapıp özgür gezmek isterken bir takım kişiler de düzenlenen grup turlarında gezmeyi tercih etmektedirler. Bu düzenlenen grup turlarındaki en eşsiz ve en doğal gelen ve en çok tercih edilen yerlerden birisi de Doğu Karadeniz bölgesine yapılan turlardır.
Doğu Karadeniz bölgesi Karadeniz’in en eşsiz tabiat parçalarının yer aldığı bölge olmakla beraber hem de en çok ilgi gören yerler arasında yer almaktadır. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde gezip görmeden önce belli bir plan yapıp o plan dahilinde eşsiz yerlerine ve görülmesi gereken en önemli tarihi ve doğal güzelliklerini listeleyerek bu şekilde bir gezi planı düzenlememiz daha iyi olacaktır. Bir tur planı yapmaya başladıysanız eğer; bir grup ile toplanmadan Karadeniz’i kendiniz gezmek istiyorsanız görmeniz gereken Doğu Karadeniz’deki en özel yerleri yerleri sıralayabiliriz
Karadeniz kıyılarının yaylalarda uzanıp, sıcağın en çok vurduğu anda rafting yapmayı, keyifle hormon tepmeyi öğrenip, eşsiz ünlü yemeği muhlamayı tatmaya hazır mısınız ?

2Tarih kokan Sümela Manastırı Trabzon

Görüntü olarak ihtişamıyla ve bulunduğu yer itibariyle nasıl yapıldığına hayret ettiren Sümela Manastırı tarihi olarak da bir değere sahiptir. 14 yüzyılda Türkmen akınlarına maruz kalan bu kenti korumak için yapılmıştır. Osmanlı döneminde de padişahlar maddi yardımlarda bulunmuşlardır. Bir kilise olarak kullanılan Sümela Manastırı’nın çevresindeki küçük kalıntılar o dönemde 3.Alexos zamanından kalma kalıntılardır. Hala eski tarihi yapısını koruyan ve o tarihi havayı içinde barındıran bölgenin kesinlikle görülmesi gerekmektedir.

Dikili ve Plajları

Dikili’de Tatil ve Gezi

Dikili, Ege ile Akdeniz bölgeleri arasında kalmış, doğa harikası bir ilçedir. Havası Akdeniz iklimi, denizi Ege suları içerisinde bulunan ender güzellikleri bünyesinde toplamış bu beldemiz görülmesi gereken yerler arasında diyebiliriz.

İklim olarak Akdeniz havası hâkim, bu nedenle tatil sezonunu burada erken başlıyor. İlkbahardan sonbahara kadar denize girilebiliyor. Bu yönüyle özellikle yabancı turistlerin gözdesi durumunda denilebilir.

Dikili Hakkında

Ege’nin birçok yerinde olduğu gibi Dikili’de de seralar önemli yere sahip bulunuyor. Öyle ki seracılıkta termal sudan bile faydalanılıyor ve birçok ülkeye enfes meyve, sebzeler ihraç ediliyor.

İlçenin köylerinde seracılığın yanı sıra el dokuması halılar, kilimler, doğal kök boya yapımı, el yapımı rengârenk ipler… Yörük kadınlar özellikle el dokuması ürünlerde oldukça iyiler. Doğal karışımlarla elde ettikleri boyaları günler süren çalışmalar sonucu iplerin dokusuna işliyor, sonra da ilmek ilmek dokuyorlar.

Dikili’de çok sayıda mavi bayraklı plaj yer alıyor. Yani temizliği, güzelliği tescillenmiş, turkuaz mavisi denizine rahatlıkla girebiliyorsunuz.

Barış Kenti Dikili

Konumu itibariyle Yunan Adaları ile neredeyse karşı karşıya diyebiliriz. Midilli ile o kadar yakın ki botlarla günü birlik ziyaretler bile yapılabiliyor. Keyifli bir komşuculuk durumu var yani burada. Kültürel ve insani ilişkiler yönünden aldığı övgüler Dikili’ye Barış Kenti unvanını almıştır.

Dikili’nin Çevresi

Dikili, konumu itibariyle geniş alanlara komşu durumunda bulunuyor. Sahil şeridi oldukça uzundur. Sınırlarına bakıldığında bir tarafının Balıkesir’e uzandığı bir diğer tarafının Çanakkale, Midilli Adası yakınlarında olduğu görülmektedir.

Ayrıca Dikili sınırlarında, tarihi kalıntılardan jeotermal kaynaklara, antik çağların izlerinden doğal güzelliklere kadar yer almaktadır.

Tüm bunların yanı sıra Dikili’nin koyları da görülmeye değer yerleri arasındadır. Günü birlik feribot seferleri ile Ege’yi keşfedebilirsiniz. Dikili köyleri de turistler için ilgi çekici yerler arasında önemini koruyor.

Dikili’de Gezilecek Yerler

Pitane Antik Kenti
Çandarlı Kalesi
Aternaus Antik Kenti

Pitane Antik Kenti

Kelime anlamı, suyu bol demek olan kent kalıntılarıyla dikkatleri çekiyor. Dikili, yer altı su kaynakları ile meşhur olduğu bilinen bir arazidir. Pitane de zamanın ticaret ve alışveriş merkezi halinde bulunan kentin bilinen iki limanı vardır. Ticari ve askeri limanlar bölgenin ne denli canlı olduğunun kanıtı niteliğindedir. Limanlardan bir tanesinin kalıntıları hala varlığını korurken diğer ikinci limanın kalıntıları günümüze ulaşamamıştır. Tarih severler, tarihi net olarak bilinmeyen bu kalıntıları görmek için buralara gelmektedir.

Çandarlı Kalesi

Dikili’ye kadar gelip bu şahane kaleyi görmeden gitmemenizi öneririz. Yıllara meydan okuyan kalıntıları görmek, yüzyıllar öncesinden günümüze kadar sağlamlığını koruyan taşlara dokunmak insana ayrı bir haz yaşatıyor. Denizin hemen yanında küçük tepenin üzerine konumlanmış Çandarlı Kalesi hakkında net bilgiler bulunmuyor. Dikili bölgesinde zamanını Amazon kadınlarının hüküm sürdüğü bilinmektedir. 14. Yüzyılda bölgeye Cenevizlilerin hakim olması ile kale yeniden düzenlenmiş ve sağlamlaştırılmıştır. Topraklar el değiştirdikçe yapılarda onarılıp eklemeler, değişiklikler yapılarak ayakta kalmaya devam etmiş. Son olarak topraklar Osmanlı Devleti’nin himayesine girmiş ve dönemin sadrazamı Çandarlı Halil Paşa tarafından onarımı gerçekleştirilmiştir. 15. Yüzyılda yapılan bu değişim kalenin günümüze kadar gelmesine katkı sağlamıştır. Osmanlı Devleti yerini, Türkiye Cumhuriyeti’ne bıraktıktan sonra da Çandarlı Kalesi restorasyon çalışmalarına devam edildi. Sonuncusu 2014 yılında yapıldı. Kalede beş adet düşman gözetleme amaçlı yapılmış kule yer almaktadır.

Çandarlı Kalesi, 2013 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yerini almıştır.

Aternaus Antik Kenti

Aternaus, kutsal kaynak anlamına gelmektedir. Bu yerleşim yeri Ağıl Tepe denilen yerde konumlanmış, denize yüksekten bakan bir mekandır. Akalılar döneminden bu yana hangi medeniyetlere ev sahipliği yaptığı netleşmemiştir. Hala yapılan kazılarda yeni bilgiler, eserler çıkmaya devam ediyor. Bulunan eşyalara bakılarak zengin bir medeniyet oldukları kanısına varılabilir. Öyle ki kendi adlarına para bastırmaya bile güçleri olduğu bilgisi ediniliyor.

Kent böylesine ferah içinde olunca istilalar da peşi sıra gelmiş olmalı ki kentin çevresi surlarla korunmaya çalışılmış.

Kış Turizmi de Canlı

Dikili’de volkanik kalıntılar, jeotermal su tesisleri çokça yer almaktadır. Bu nedenle yaz turizmi kadar kış turizmi de canlı geçmektedir. Akdeniz iklimi ve deniz etkisi ile çok soğuk geçmeyen kış mevsimine bir de sıcak sular eklenince turistlere cazip gelmesi kaçınılmaz oluyor. Kaplıcalar, kış tatilini sevenler, sömestr tatilini değerlendirmek isteyenler Dikili’ ye rezervasyon yaptırmak için elini çabuk tutuyor.

Dikili’ye Ulaşım

İstanbul’dan Dikili’ye

İstanbul’dan özel aracınızla Dikili’ye gitmek isterseniz 460 kilometre yol kat etmeniz gerekiyor. Hızınıza bağlı olmakla birlikte 5-6 saatiniz yolda geçiyor.

Ankara’dan Dikili’ye

Özel araç ile İstanbul – Dikili arası yaklaşık 8 saat kadar sürmektedir. Mesafe ise 670 kilometredir.

Antalya’dan Dikili’ye

Özel araç ile 6 – 7 saat kadar yol sürmektedir. Mesafe ise 550 kilometre kadardır.

Yukarıda belirttiğimiz varış saatleri, aracı kullanımınıza, verdiğiniz molaya, hızınıza, yol durumuna göre değişiklik gösterebilmektedir.

Uçak ile

İlçeye hava ulaşımı ile gitme imkânı da mevcut. En yakınında olan havaalanı yaklaşık 120 kilometredir. Ankara, İstanbul, Antalya’dan uçak ile yaklaşık 1 saat sürmektedir. Havaalanından Dikili’ye ise özel araç ile  2 – 3 saatte gidebilirsiniz.

Antalya`da kamp yapılacak en iyi 10 yer

ANTALYA`DA EN İYİ ON KAMP YERİ

İnsanların her geçen gün  doğaya kaçmaya çalıştığı bu günlerde Antalya ve çevresindeki en iyi on kamp yerini sizin için kaleme aldım. Otel fiyatlarının yüksek olduğu şu günlerde daha ekonomik ve keyifli bir tatil için kamp alanları bir çok kişinin tercihi oluyor. İşte size doğanın ve denizin tadını çıkarabileceğiniz en iyi kamp alanları.

2Avlan Gölü Kamp alanı

Fiyatlar kişi başı olarak alınıyor 20 TL ile 30 TL arasında değişiyor. Yalnız alınan fiyatlara göre hijyen konusunda biraz eksiklik yaşayan bir kamp alanı. Özellikle kamp döneminin yoğun yaz aylarında tuvaletlerdeki hijyen konusu ile başa çıkamıyorlar. Hal böyle olunca da sinek istilası olabiliyor. Bu da gündüzleri doğa harikasıyken, akşamları ne yazık ki kabusa çevirebiliyor.

Bayram tatili için gidilecek en iyi 10 gezi rotası

BAYRAM TATİLİNDE NERELERE GİDİLİR

Mübarek Ramazan ayının son günlerinde Ramazan Bayramı tatilinin uzaması ile herkes ailesi ile birlikte tatil planları yapmaya başladı. Bu yıl haziran ayının başına denk gelen Ramazan Bayramı mevsim itibari ile farklı tatil seçeneklerini tatilcilerin önüne sunmaktadır. Sizler için Ramazan Bayramı tatili için gidilebilecek 10 farklı destinasyon derledik. Şimdi bunları inceleyelim.

9Diyarbakır- Mardin- Hasankeyf- Urfa Turu

Son yıllarda özellikle bölgede çekilen dizilerle ünlü olmuş, sokakları tarih kokan, taş yapıların şehri Mardin.

Gezip görebileceğiniz yerler: Diyarbakır Müzesi, Ziya Gökalp Müze Evi, Çayönü Ören Yeri, Bismil, Ergani Hilal Mağarası, Silvan Hassuni Mağarası, kentteki surlardır, Midyat, Deyrulzarafan Manastırı, Mor Gabriel Kilisesi, Şakolin ve Firiye Mağarası, Midyat Lineyri Şifa ve Haramiye Mağaraları, Hasankeyf, Balıklı Gül, Urfa Merkez, Hz. Eyüp Cami, Fırat Nehri

Neler Yapılabilir ?
Bölge sınırsız bir alışveriş imkânı sunmakta olup telkâri gümüş dokumadan kozmetik ürünlere kadar birçok ürün tatilcilere hatıra olarak sunulmaktadır. Balıklı göl civarında gece saatlerinde başlayan Urfa Sıra Gecesi Eğlencesine katılabilirsiniz. Urfa’da ciğer tadılması gereken lezzetlerdendir.

EFES ANTİK KENT

Efes Antik Kent

Tarihin en görkemli kalıntılarının bulunduğu, medeniyetlerin merdiven misali üst üste kalıntılar bıraktığı Efes’ i anlatmak epey güç diyebiliriz. Böylesine değerli bir mirasın ülkemizde olması büyük şans. Efes için ne söylense yetersiz kalacaksa da dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışacağız. Farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Efes, kalıntılarıyla canlılığını korumayı başarıyor.

Ülkemizde Efes’in Varlığı

Efes, sadece Bizans’ın yahut Roma İmparatorluğu’nun eserlerinden oluşmuyor. Tarihi net olarak bilinmese de Cilalı Taş Devri dönemlerine ait olduğu düşünülen kalıntılara bile rastlanmaktadır. Araştırmalar on sekizinci yüzyılın sonlarından itibaren başlamıştır. Birinci ve ikinci Dünya Savaşı sürecinde uzun bir ara verilmiş olsa da 1950 yılından itibaren kazılara hız verilmiştir. Büyük kısmını Avusturyalı arkeologların yürüttüğü çalışmalar ciddi ilerleme kaydetmektedir. Ayrıca çalışmalara T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı, restorasyon ve düzenleme alanında katkı sağlamaktadır.

Efes’in Tarihi

Yazımıza başlamadan önce bir konuya dikkat çekmek istiyoruz. Efes Antik Kenti gezmeden önce tarihi ile ilgili mutlaka bilgi sahibi olmanızda fayda var. Bu bilgiler gezinizi daha anlamlı ve bilinçli hale getirecektir.

         Efes’in tarihi milattan öncelere dayanmaktadır. Cilalı Devir, Hititler ve sonrasında ticaret şehri haline geldiği Roma, Yunan uygarlıkları…

Hitit tarihinde Efes’in ismi, Apasas olarak anılıyor. Kent en görkemli zamanını Roma döneminde yaşamıştır. Yol güzergahı olması ve limanların avantajlı konumu sayesinde, Roma’nın göz bebeği olmuş burası.

Şuan turistlerin gezdiği Efes, Büyük İskender’in önemli generallerinden biri tarafından kurulmuş olan yerleşimdir. Yaklaşık 200.000 kişilik kocaman bir liman kenti Efes.

Kent zaman içerisinde çok tahrip olmuş, zaman zaman yer değiştirmiştir. Şimdi Artemis Tapınağı ve çevresi gün yüzüne çıkan küçük bir bölüm diyebiliriz. Gittiğinizde göreceksiniz ki kent, çok geniş bir arazi üzerine kurulmuş.

Efes Antik Kent’te Neler Var

Liman Caddesi,
Yamaç Evler,
Meryem Kilisesi,
Celsus Kütüphanesi.
Mermer Cadde,
Aşk Evi,
Antik Tiyatro,
Hadrian Tapınağı
Skolastika Hamamı,

Antik Tiyatro

Efes’in giriş kapısına yakın bir yerdedir. Akustiği, ışık ve görünürlük olarak her şey ince ayrıntıya kadar hesaplanmış. Burada sadece tiyatro yapılmadığı bilinmektedir. Filmlerde sıkça gördüğümüz şu gladyatörler de bu alanda dövüşlerini sergiliyormuş. Ayrıca devlet meselelerini görüşmek için de burası kullanılmış. Yaklaşık 25.000 kişilik devasa bir alan üzerine inşa edilmiş. Taşların sağlamlığı, diziliş biçimi net şekilde görülüyor.

Taşların üzerinde yürürken biraz dikkat etmenizi öneririz. Her gün yüzlerce insanın geldiği bu yerde aşınma da hayli fazla oluyor. Taşlar kayganlaşmış durumda.

Yamaç Evler

Efes’in içerinde olmasına rağmen Yamaç Evler’ i gezmek için ayrı ücret ödüyorsunuz. Bizim gittiğimiz tarihte (Bir yıl önce) fiyatı 20 tl idi. Yeni gidecekler için fiyat değişikliği var mı bilemiyoruz. Ayrıca para verdiğimiz için hiç üzülmedik doğrusu. Kesinlikle görülmesi gereken bir yer. Yapı, ismi gibi yamaç şeklinde konumlanmış. Restorasyon sonucu evleri tırmanmak çok kolay. Merdivenler yukarıya kadar devam ediyor. Evlerin çatıları olmadığından her yeri görebiliyorsunuz. Duvarlardaki mozaikleri, yerlerdeki şekilleri, odaların içlerini… insanı büyüleyen bir atmosferi var. Ayrıca içerisi oldukça serin.

Liman Caddesi

İşte zenginliğin göstergesi dedirten türden bir cadde burası. Yol boyunca sütunların olduğu belli olan geniş ve uzun bir yürüme yolu. Sütunlar o dönemki ihtişamını korumuyor olsa da kralın zenginliğini hissettirmeye yetiyor. Tören geçitlerinde ve kutlama için kullanılan yolda yürümek sizi de etkileyecektir.

Meryem Kilisesi

Hristiyanlar için oldukça önemli bir yerdir. Özellikle de Katolikler için doğdukları yer denilebilir. Hristiyanlar Meryem’ e ‘Tanrı Annesi’ unvanının burada verildiğine inanmaktadır. İslam dini için haç vazifesi ne ise Hristiyanlar için de bu kilise o denli önem taşır.

Celsus Kütüphanesi

Dönemin en önemli ve zengin kütüphanesi denebilir. Ünlü senatör Celsus adına yaptırılmıştır. Efes Antik Kent’te ayakta kalan görkemli yapılar arasında diyebiliriz. Dışarısında dört adet heykel yer alıyor. Kütüphanenin sadece bir duvarı ayakta kalmış. İçerisinde Celsus’ un lahit’ i bulunuyor. Bu yönüyle anıt mezar durumunda bulunuyor.

Duvarın içerisinden geçtiğinizde kütüphanenin bölmelerini, küçük pencerelerini, anıt mezarı görebiliyorsunuz. Burası oldukça serin bir alan. Dinlenmek isteyenler, sıcaktan bunalanlar kesinlikle buraya gelebilir.

Mermer Cadde

Araçların geçişine uygun olan Mermer Cadde, birçok yapıya giden ana cadde diyebiliriz. İşlek bir cadde olduğu kalıntılardan belli oluyor. Celsus ve Aşk Evi’ ne gitmek için bu caddeyi kullanmak gerekiyor.

Aşk Evi

Önemli ticaret yollarının merkezi olan Efes, erkek misafirlerini de unutmamış. Aşk Evi, gizli kalması gereken mahrem sırlarla dolu diyebiliriz. Duvarların dili olsa, diye başlamamıza gerek bile yok. Bu eve giden gizli yollar olduğu da kazılarda ortaya çıkmıştır.

Dünya’nın Harikalarından Bir Tanesi

Duymayan kalmış mıdır bilemiyoruz. Artemis Tapınağı. Dünya üzerinde yer alan harikalar arasında yerini almış bulunuyor.

Unesco Dünya Mirası Geçici Listesi denilen listeye Artemis Tapınağı, 2015’te asıl listeye eklendi. O tarihten sonra Efes için yoğun turist akınları başladı diyebiliriz.

Efes Antik Kenti Nerede

Efes Ege bölgemizin İzmir ili sınırları içerisinde yer alıyor. İzmir merkeze 85 kilometre uzaklıkta bulunuyor. İzmir’in Selçuk ilçesine ise 3 kilometre mesafededir. İzmir’e araç ile geçiyorsanız önce Selçuk’a uğramanız daha iyi olacaktır. İzmir merkeze geçip 85 kilometreyi geri dönmek zaman kaybı olacaktır.

Notlar

Efes Antik Kenti gezmeye gitmeden önce hava koşullarına dikkat etmenizi öneririz. Zira havanın çok sıcak olduğu saatler ve günlerde bu kocaman kenti gezmek keyif vermeyebiliyor. Açık alan olduğu için gölgelik yer fazla bulunmuyor.
Bu tarihi mekanın tadını çıkararak gezmek istiyorsanız zamandan kısıtlama yapmayı unutmalısınız. Alan düşündüğünüzden de geniş olabilir. Bir uçtan diğerine gitmek epey zaman alıyor. Bir de dinlenme, sıcak hava eklenirse çok zaman gerekiyor.
Çocuğunuz varsa yanınızda muhakkak su ve atıştırmalık almalısınız. Efes’in içerisine girdikten sonra bu tarz şeyleri bulmanız pek mümkün değil. Özellikle de su konusu canınızı sıkabilir. Elinde soğuk su ile gezenler olabiliyor. Ancak tanesi beş liradan.

Sivas gezilecek yerler ve Nuri Demirdağ havalimanı ulaşım

SİVAS NURİ DEMİRAĞ HAVA LİMANI

Nuri Demirağ hava limanı Sivas merkeze 20 km uzaklıkta olup askeri amaçla kullanılmak için 1957 yılında hava yolları trafiğine açılmıştır. 1596 mm yükseklikte bulunan hava limanı 1990 yılında DHMİ tarafından inşa edilip 2217 metre karelik bir alan üzerinde kurularak sivil hava trafiğine açılmıştır.
Sivas’a uçuşlar üç farklı şekilde sağlanmaktadır. Bu uçuşlar Pegasus AcentaAnadolu jet ve Turkısh Airlines tarafından sağlanmaktadır.

İstanbul Atatürk hava limanı ve İstanbul Sabiha Gökçen hava limanından Sivas Nuri Demirağ hava limanına yine Pegasus AcentaAnadolu jet ve Turkısh Airlines tarafından uçuşlar güvenli bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Ayrıca İzmir Adnan menderes hava limanı ve Ankara Esenboğa hava limanından da Sivas’a uçuşlarınızı gerçekleştirebilirsiniz.

Sivas Nuri Demirağ hava limanından merkeze ulaşım yolları;
Hava limanından merkeze özel taksi hizmeti, büyük otel tarafından ücretli araç sağlanmaktadır.Yolcu servisi otobüsleri, Havaş yolcu servisi olarak sizlere hizmet vermektedir.Son olarak belediye otobüsleri hava limanından merkeze ulaşım sağlayan araçlarımız arasında yerini almaktadır.
Sivas merkeze en yakın oteller

Royal Sivas otel Nuri Demirağ hava limanına 12 km uzaklıkta yer almaktadır. Merkezde yer alan bu otel özel banyolu odalara sahiptir. Tesiste 7/24 wi-fi erişimi sağlanmaktadır. Ayrıca aracı bulunmayanlar için ücretli olarak özel araç temin edilir. Uydu yayınlı TV ve mini bar hizmeti de vardır.
Sivas büyük otel Sivas merkezde yaklaşık 22 km uzaklıkta yer alıyor. Otelde Sınırsız 7/24 wi-fi erişimi sağlanmaktadır. Uydu yayını, açık büfe, mini bar hizmetleri mevcuttur.
Sivas Eratna otel şehir merkezine 0,3 km uzaklıkta yer almaktadır. Sivas’ın yine gözde otelleri arasında bulunup havuz, sauna, hamam hizmetleri mevcuttur. Diğer otellerde olduğu gibi mini bar, açık büfe, sınırsız wi-fi erişimi ve uydu yayını mevcuttur.
Sivas sultan otel Sivas merkezde bulunan otellerimiz arasındadır. Güler yüzlü personeli ile diğer otellerde bulunan hizmetler aynı şekilde karşılamaktadır.
Hilton garden ınn Sivas Nuri Demirağ hava limanına 20 km uzaklıkta olup şehir merkezine 2,8 km’dir. Gönül rahatlığı ile tercih edebileceğiniz 5 yıldızlı lüks otel olarak konaklamaya müsaittir. Havuz, sauna, hamam ve masaj hizmetleri de yer almaktadır.
Sivas Buruciye Otel Sivas merkezde yer alan bu otelin kapalı yüzme havuzu, spa merkezi ve hamamı mevcuttur. Sınırsız Wi-fi erişimi ve uydu yayını vardır.

SİVAS HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER

Sivas’ın nüfusu 621.224 olup bunların I,80 erkek P,20 kadındır. Yüz ölçümü olarak en büyük iller arasında yer alan Sivas 28.619 km karelik alana sahiptir.
İç Anadolu bölgesinin doğusunda yer alan Sivas ortalama 1000 metre yükseltiye sahiptir. Yazları sıcak ve kurak kışları soğuk ve karlı bir iklim koşuluna sahiptir. Sivas’ta 17 tane ilçe bulunmaktadır. Her ilçenin kendine has bir güzelliği olup gezip görmeniz gereken nadide yerleri mevcuttur.
Sivas, kangal köpeği ile ünlü bir şehirdir. Adını Sivas ilimizin kangal ilçesinden almıştır. Korumacı ve sadık bir köpek olup Türk boyunun göç sırasında gelmiştir. Bu köpeklerin yükseklikleri 74-81 cm arasında kiloları ise 50-60 kg’dır.

Sivas’ta görülmesi gereken yerler;

Çifte minareli medrese: 1271 yılında İlhanlılar Veziri Şemseddin Cüveyni tarafından yaptırılmıştır. Medresenin süslemeli taç yapısı ve tuğla-çini örgülü iki minareli yapısı ile oldukça gösterişli bir yapıya sahiptir.
Buriciye(şifaiye) Medresesi: 1271 yılında Anadolu Selçuklu Sultanlarından olan Gıyaseddin Keyhüsrev vaktinde Muzaffer bey tarafında yaptırılan tarihi binalarımız arasında yer almaktadır. Taş oymacılığının en güzel haliyle bizleri büyülemektedir.
Sivas Kongre Müzesi: Mustafa Kemal Atatürk ve Heyet-i Temsiliye tafından 1919 yılında 2 Eylül / 18 aralık tarihleri arasında Milli Mücadele Karargahı olarak kullanılan bu bina Cumhuriyet tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Gök medrese: Görselliği ile göz alıcı bir güzelliğe sahip olan Gök Medrese 1271 yılında 4. Kılıçarslan’ın oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Vezir Sahip Ata Faahreddin Ali tarafından yaptırılmıştır.
Ulu camii: 1196 yılında Selçuklu devleti sultanı 2. Kılıçarslan’ın oğlu Kutbeddin Melikşah tarafından yaptırılmış bir camiidir.
Sivas’ın ilçeleri, merkezi ve tarihi yerleri dışın da gideceğiniz sıcak çermik kaplıcaları, soğuk çermik ve yılanlı çermik kaplıcası bulunmaktadır. Kaplıcaların hepsi ayrı ayrı bire şifa kaynağı olarak önemli bir yer kaplamaktadır.

SİVAS’IN MEŞHUR YEMEKLERİ

Madımak, Sivas katmeri, Hingel, Peskutan çorbası, sivas köftesi ve kesme aşı yer almaktadır. Özellikle Sivas köftesi kesinlikle yenmesi gereken lezzetleri arasındadır. Meşhur Sivas köftesine merkezde hemen hemen her yerde tüm lokantalarda rastlayabilir ve eşsiz lezzeti tadabilirsiniz

Bodrum`un en iyi 7 gece mekanı

Bodrum’un En İyi Gece Mekanları

Bildiğiniz gibi yaz ayları da iyice gelmişken bütün sahil kesimlerinde gece hayatı gittikçe hızlanıyor. Özellikle de ülkemizin en sevilen tatil bölgelerinden birisi olan Bodrum’da her yıl on binlerce insan gece hayatına giriş yapıyor. Gece hayatının Türkiye’de en renkli ve eğlenceli olduğu yerlerden birisi Bodrum’da eğlenebileceğiniz birbirinden güzel mekanlar bulunmaktadır.
Bodrum’da genel olarak akşam yemekleri yendikten sonra saat 22:00 sularından itibaren Gece Kulüpleri ve gece hayatı hareketlenmeye başlar. Birbirinden özel kulüplerde eğlence sabahın ilk ışıklarına kadar aralıksız devam eder.

2Marina Yacht Club

Bodrum’un en popüler limanı olan Milta Marina’nın en gözde mekanı olan Marina Yacht Club, denize sıfır şekilde eğlenebileceğiniz ve sıcak havalarda kesinlikle tercih edilesi bir mekan. Özellikle dışarıda olması ve birçok seçenek sunması sebebiyle birçok kişinin ilk tercihi olmaktadır. Hem canlı müzik dinleyip, hem içkinizi yudumlayıp hem de en güzel yemekleri yiyebileceğiniz Yatch Club’da manzaranın tadına doyacaksınız.

Salda gölü -Ülkemizin Maldivleri

Salda Gölü ve Ülkemizdeki Maldivler

Maldivler, turkuaz rengi denizi ile ünlüdür, ama ülkemizde de Maldivleri aratmayacak turkuaz rengi bir kumsal var: Salda Gölü. Şaşırtıcı gelebilir ama ben de merak ettim ve gittim, gördüm. Gerçekten de manzara inanılmazdı.
Ülkemiz birçok doğal güzellik barındırıyor ve bunların bir kısmı hala bakir kalmış durumda. İşte Salda Gölü de bunlardan biri.
Salda Gölü, Burdur’un Yeşilova ilçesinde. Bugüne kadar bozulmadan kalabilmişse, belki pek konuşulmamış olması yüzündendir. İyi de olmuş aslında. Ama son günlerde sosyal medyada Salda Gölü daha fazla konuşulur ve paylaşılır oldu ve doğrusu bu aşırı ilgi, gölün doğallığını kaybetme endişesini arttırıyor. Neyse ki, göl ve çevresi doğal sit alanı kabul edilmiş ve korumaya alınmış.
İstanbul’dan yola çıkarken, bu kadar doğal kalabilmiş ve gerçekten bir cennet ile karşılaşacağımı bilmiyordum.
Yeşilova’nın kuzey batısında yer alan gölün çevresinde küçük alüvyon ovaları bulunuyor ve yakınındaki tepeler karaçam ormanları ile kaplı.
Gölün suyu biraz tuzlu. Gölden çıkan bir akarsu yok. O nedenle kapalı havzalı bir göl yapısında Salda Gölü. Uzmanlara göre göl suyunda erimiş kalker, jips ve kayatuzu gibi kayaçlar var. Suyunun biraz tuzlu oluşu bu yüzden. Zaten Salda Gölü dün oluşmuş bir göl değil. Gölün oluşumunun iki milyon yıl öncesine dayandığı sanılıyor.

Nasıl Gidilir?

Salda Gölü’ne giderken, İstanbul’dan yola çıkarak Bursa, Kütahya, Afyon ve Denizli yolunu takip ettim. Çardak’a gelince güneye döndüm ve Yeşilova yönünde yol aldım.
Ankara’dan gelecekseniz Polatlı, Afyon yolunu takip etmelisiniz. Afyon sonrası yukarıda açıkladığım yolu takip etmelisiniz.
İzmir’den gelecekseniz, Torbalı, Aydın, Nazilli ve Denizli yolunu takip etmelisiniz. Denizli’ye ulaşınca Antalya yönüne dönmeniz ve Acıpayam’a gelmeden doğuya dönerek Yeşilova yönünde gitmelisiniz. Daha Yeşilova’ya gelmeden Salda Gölü karşınıza çıkacak.
Antalya’dan gelecekseniz, Kepez, Korkuteli yolunu takip etmelisiniz. Karamanlı Baraj Gölü’nün batısından kuzeye doğru yol alırsanız Yeşilova’ya ulaşılır.
Kendi araçları ile gelmeyeneler için Yeşilova’ya Burdur’un içinden gün boyunca toplu taşıma araçları çalışıyor. Ancak Yeşilova’dan göle gitmek için tek ulaşım taksi.
Kısaca mesafeleri de vereyim. Salda Gölü’ne İstanbul’dan 630 km, İzmir’den 310 km, Ankara’dan 450 km, Antalya’dan ise 140 km kadar. Burdur ile Yeşilova arası 60 km’dir. Yeşilova ile Salda Gölü arası ise sadece 4 km.

Salda Gölü’nde Neler Yapılır?

Salda Gölü’nde suyun turkuaz rengini alması, gölün tabanında bulunan bakteriyel beyaz kayaçlar yüzünden. Bu kayaçların oluşumu on bin yıl öncesine uzanıyor. Buradaki uzmanlardan öğrendiğimi hemen paylaşayım. Gölün tabanında, mavi yeşil algler olarak bilinen mikroorganizmalar yaşıyor. Bunlara stromatolit deniliyormuş. Göl bu yüzden turkuaz rengini almış. Gölü çevreleyen kumlar ise bu yüzden bembeyaz. Bana söylendiğine göre bu oluşum bugün de sürüyormuş.
Salda Gölü, alternatif tatil arayışında olanlar için bugün son derece cazip bir yer konumunda. Gördüğüm kadarı ile buraya gelenler en çok çadır kurup, kamp yapmaya ve doğal güzelliklerin tadını çıkarmaya hevesli. Gölün belli bir kısmı yüzme amaçlı kullanılabiliyor.
Göl ve çevresi 1989 yılında doğal sit alanı olarak koruma altına alınmış. Bu yüzden bir bakıma ülkemizin Maldivleri olan bu göl, daha uzun yıllar bu özelliğini koruyacak gibi duruyur. Sadece Tabiat Parkı olarak açılan alanda isteyenler yüzebiliyor. Göle girenler için bu alanda duş, tuvalet ve diğer ihtiyaçlar karşılanabiliyor. Tabiat Parkı 2011 yılında, 12 hektarlık bir alanda açılmış. 2013 yılında Milli Park olması yönünde çalışmalar başlatılmış ama henüz bir sonuç alınmamış.

Salda Gölü İle İlgili Başka İlginç Noktalar

Salda Gölü, ülkemizdeki en derin göllerden biridir. Derinliği bazı noktalarda 180 metreyi buluyormuş. Notlarıma göre, gölün boyu 9 km, genişliği ise 7 km civarında.
Gölde sazan balıkları ve birer ördek türü olan pasbaş, patka ve dik kuyruk yaşıyor. Kışın avlanmaya gelen çok kişi oluyormuş. Göl çevresinde keklik, tavşan, tilki ve yaban domuzu da var.
Sağlık açısından gölün suyu ve killi kumu, cilde iyi geliyormuş. Hatta gölün yakınında çamur banyosu yapılan küçük çukurlar var.
Nihayet bir ilginç nokta da bu gölün jeolojik yapısının Mars gezegenine çok benzemesi. Yerkürede bu özellikte iki nokta bulunuyormuş. Biri Salda Gölü, diğeri ise Kanada’da bir yer.

Tui magic life Jacaranda otel Antalya/Side

Tui magic life Jacaranda otel tatili yorumlarım

Not: Otel ile bağlantım yada reklam almışlığım yoktur tamamen kendi yorumlarım.

 Merhaba, Antalya Side bölgesinde bulunan Tui magic life Jacaranda otelde göl evinde konaklama fırsatını geçen yıl bulmuş bulunuyorum. Kısaca otel 5 yıldızlı ve her şey dahil konsepti ile hizmet vermektedir. Otelin fiyatları turizm sektörü malum gitmek istediğiniz tarihe göre değişiklik gösteriyor. Ama bu otelde konaklamayı düşünen kişilere şunu söylemem gerekir ki, bu otelde kesinlikle göl evi konseptinin tadını çıkartmalısınız. Kendinize ait küçük villa tarzı göl evleri ve önünden geçen havuz. Gerçekten mükemmel bir dinlenme, rahatlama fırsatı. Tui magic life Jacaranda otelde ana amacınız rahatlamak ve dinlenmek ise kesinlikle göl evi tercihi yapmalısınız. Çünkü odanızın önünden geçen havuzda çok nadiren insan oluyor. Burada havuza giren kişilerde zaten yan göl evinde oturan komşularınızdan başkası değil. Tabi yine büyük havuzda eğlencenin ve kalabalığın keyfini çıkarabilirsiniz. Ben konaklama sırasında ara sıra havuz tercihlerimi değiştirdim. Çünkü sakinlik ve kalabalığı gün içerisinde yaşamak istiyordum. Bu aşamada etkinlik takvimi çok büyük bir önem kazanıyor. Yemeklerin ne zaman çıkacağını, gün içinde hangi etkinliklerin olduğunu takip etmek sizin yararınıza olucaktır. Şimdi benim bu saatte şu olur gibi bir şey söylemem doğru olmaz. Çünkü otel kışın maliyetleri karşılayamadığı için kapalı durumda ve bir sonraki yaz aktivitelerin, yiyeceklerin, çalışanların ve hizmetin aynı olması gibi bir ihtimal söz konusu değil. Bu tarz sadece sezon boyunca açık olan oteller maalesef sezonluk eleman çalıştırdığı için aynı performansı bir sonraki yaz bulamayabilirsiniz. Ama gel gelelim otel 5 yıldızlı kendini kanıtlamış olduğu için hizmet konusunda fazla bir sorun yaşayacağınızı sanmıyorum.

Tui magic life Jacaranda otelde benim en sevmediğim nokta aktivitelerin kısıtlı olmasıydı. Özellikle havuz aktivitelerinde su topu, bisiklet ile yapılan havuz sporu gibi sıradan etkinlikler vardı. Açıkçası su balerini gösterisi gibi gösterileri 5 günlük konaklama sürecinde göremedim. Otelde 12’den sonra insan görmeniz çok zor. Çünkü otelin gece aktivite bölümü 12 de kapanıyor denebilir. En azından etkinlik bitiyor. Eğlenceler 12’den sonra kumsal tarafına taşınıyor. Dinlenmek için gelen kişiler için özellikle bu baya güzel bir şey. Ama eğlence için maalesef tui magic life Jacaranda sınıfta kalıyor. 24 saat açık olan bar ve 24 saat çorba içebilmeniz için bölüm bulunmakta. Her gece 2 çeşit çorba size sunuluyor.

Tui magic life Jacaranda otelin mutfağına bakacak olur isek genelde standart çeşitleri görüyorsunuz sonuçta açık büfe. Ama bana çeşit diğer her şey dahil olan otellere göre çok az geldi. Özellikle tatlı çeşitleri çok zayıftı. Biz Türk’lerin yiyebileceği, bildiği fazla tatlı çeşidi bulunmuyordu. Hatta hiç bulunmuyordu dersem yalan olmaz. Yaş pasta bile bulamadım. Daha önce pastahanelerde gördüğüm tatlılardan alakasız çok farklı tatlılar yer alıyordu. Sanırım bunu otele gelen turistlere yönelik yapmışlar. Bunun dışında otelde restoran seçenekleri bulunmakta. Et lokantası, balık lokantası gibi. Otel’e kayıt yaptırırken lokanta verildi ise bu lokantalardan randevu alarak akşam yemeğini orada yiyebilmektesiniz. Burada size açık büfe yerine menü sunulmaktadır. Ama şunu belirtmeden geçmek olmaz kesinlikle randevu almanız gerekiyor. Randevusuz olarak hizmet vermemektedirler. Çünkü masa sayısı sınırlı sayıdadır.

Otelde genelde turistler ağırlıklı. Hatta 5 gün boyunca sadece 2-3 türk aileye rastladığımı söyleyebilirim. Otelde bulunan turistler Alman ağırlıklı. Fazla Rus turist bulunmamakta. Zaten bildiğiniz gibi Ruslar ve Almanlar pek aynı otellerde konaklamayı tercih etmiyorlar. Alman yada Rus turist miktarı sizin için önemli bir faktör ise bunu göz önüne alabilirsiniz.

Takip edin

182HayranlarBeğen
0TakipçilerTakip et
13TakipçilerTakip et
0AbonelerAbone ol

Kaçırma